BAŞKAN - Sayın Altay, buyurun.

Önergeler üzerinde gerekçe açıklamalarına devam ediyoruz.
Şimdi, sıra, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay'da. (CHP sıralarından alkışlar)
Beş dakika Sayın Altay süreniz.

ENGİN ALTAY (Sinop)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dün akşamdan beri keyfiniz yerinde ancak şunu bilin ki paketiniz delinmiştir, ister bir delik ister üç delik, hiç fark etmez.
Sayın milletvekilleri, birkaç gündür gazete manşetlerine bakıyorsunuz değil mi? Gazete manşetlerindeki Parlamento manzarası içinize siniyor mu? Ben sekiz yıldır buradayım. İlk defa Parlamento manzaraları gazetelerde bu kadar iç karartıcı, Parlamentonun haysiyetine, itibarına gölge düşürücü bir yaklaşım aldı, şekil aldı; bundan siz sorumlusunuz.
Şimdi, bakın, Sayın Recep Tayyip Erdoğan bilmelidir ki bu Parlamentoyu hiçbir zaman majestelerinin parlamentosu yapamayacaktır, buna onun gücü yetmeyecektir.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Kim istiyor ki öyle bir şey?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sizin kayıtsız şartsız biat ve itaatiniz de buna yetmeyecektir, bunu bilin.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Oyunu kullanamıyorsun. Biat edenler belli.

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Bakın, sayın milletvekilleri, günlerdir "Efendim, CHP oylamaya niye girmiyor?.." Ya size ne kardeşim! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu, kararımızın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Siz dahi CHP'nin katılmadığı bir Anayasa değişikliğinin meşruiyetinden şüphe ediyorsunuz, sizin bu yönünüzü de kutluyorum. Ancak parti tüzüğü değiştirir gibi Anayasa değiştirmeye, Anayasa yapmaya kalkarsanız kendiniz çalar kendiniz oynarsınız, ara sıra da delik deşik olursunuz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, bakın, Başbakan 10 Ekimde demiş ki: "Öyle konular vardır ki bunları referanduma götürdüğünüz zaman halka da saygısızlık yaparsınız. O konu neyse, diyelim ki özgürlükler, haklar konusu ise şimdi bu konularda hemen aklınıza referandum gelirse bu bir defa bu kavramı kavramamış olmanın bir ifadesi olur, çok ciddi bir yanlışlıktır; bu, halka saygısızlıktır." Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi "referandum, referandum" diyor. Niye? Çocuklara, kadınlara pozitif ayrımcılık ve diğer haklar için.

Şimdi, sayın milletvekilleri, ben bu Başbakanın her vesileyle "değiştim" diyor ama bu artık ha bire bir pot kırıp, çam devirip "ben değiştim" diyerek de bunların altından kalkamaz.

Şimdi, sayın milletvekilleri, bakın, demokrasiyi bir araç olarak kullanıp cumhuriyetin şekil ve niteliklerini değiştirmek isteyenler cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıranları dillerine dolayamaz, ağızlarına alamazlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, bakın... Şimdi, bir tarafta Sümerbank'ın Nazilli Basma Fabrikasında, Başbakanlığı döneminde sadece 25 kuruşluk bir usulsüzlük yapıldığı tespit olundu diye Atatürk'e istifasını sunan bir Başbakanımız var, bir tarafta da The Economist'e göre -arkadaşım yanlış söyledi- dünyanın sekizinci zengin Başbakanı var.

ALİ GÜNER (Iğdır) - İspat edin.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yedi yılda dünyanın sekizinci zengin Başbakanı olan birisi, o Başbakanı eleştiremez.

ALİ GÜNER (Iğdır)
- Hayal, hayal.

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Hitler'e benzese benzese, 2,5 milyon insanı evsiz bırakan, 350 bin kişinin katili El Beşir'i baş tacı yapanlar benzer. Hitler'e benzese benzese, ben bu tip insanları benzetirim.
Böyle, cumhuriyetin... Ben geçen burada konuşmamda söylemiştim.

BAŞKAN - Sayın Altay, bir de önerge üstünde birkaç cümle söyleseniz.

ENGİN ALTAY (Devamla) - İçinizde cumhuriyetin kuruluş felsefesini benimsememiş, içine sindirememiş insanlar var. Hepiniz öylesiniz demiyorum ama içinizde bu tip insanların olduğunu da biliyoruz.

BAŞKAN
- Sayın Altay, bir de önerge üstünde birkaç cümle söyleyin lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Şimdi, İsmet Paşa'yla ilgili sataşma Neyzen Tevfik'in ünlü şiirini aklıma getirdi benim. Burada söylemeyeceğim o şiiri ama Türkiye'de o şiiri bilmeyen yok.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - İsmet Paşa'yı CHP Genel Başkanlığından kim düşürdü?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Başbakanın bu gafı, bu saldırısı, Neyzen Tevfik'in şiirini aklıma getirdi. Okumak istemiyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi ben size Mevlânâ'dan bir şey okuyayım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Altay, süreniz doldu efendim, ek süre veriyorum ama önerge üzerinde hiç konuşmadınız.

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Konuşacağım şimdi.

BAŞKAN
- Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan, diyalektiği bilirsiniz, her şey birbiriyle ilintilidir.

BAŞKAN - Ben de uyarıyorum efendim konuşun diye çıkan arkadaşlarımızı, ne yapayım?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Mevlânâ'dan bir dörtlük de ben okuyorum, okuyayım mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
"Kör cehalet çirkefleştirir insanları
Suskunluğum asaletimdendir
Her lafa verecek bir cevabım var
Lakin bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye."

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
- Çok doğru!

 

ENGİN ALTAY (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Sayın Altay, aleyhte, buyurun.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Başkan evvelki hafta da sizinle böyle tartışmalarımız oldu ve ben bazı şeyler söylediğimde, bana hak verdiğinizi de yazılı bir notla bana iletmiştiniz, bunu söylemeyecektim ama şimdi bunu söylemek zorundayım. Ama, görüyorum ki aradan geçen, daha doğrusu, dünkü fişleme tanziminden, dünkü fırçalarından sonra herhâlde, burada, bugün gerçekten size hiç yakıştıramadığım bir tutum sergiliyorsunuz.

Bu kürsü milletin kürsüsüdür. Biz de burada ne söyleyip ne söylemeyeceğimizi biliriz. Özellikle siyaset, neyi söylemeyeceğini bilmektir zaten. Bir grup başkan vekili çıkıp bu kürsüde "Bu kürsüyü kirletiyorlar." diye demagoji yapmasından daha utanç verici bir şey olamaz. Lütfen haddinizi bilin!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Şu anda utanç verici bir hareket yapıyorsun.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Tehdit ediyorsun.

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Benim söylediğim her şey rakama dayalıdır. Türkiye, bazı uluslararası kuruluşların yayın organlarını her konuda referans alır. The Economist dergisi de referans alınan dergiler ve yayınlar arasındadır. Ben, Başbakana dünyanın en zengin sekizinci adamı demedim, "dünyanın en zengin sekizinci başbakanı" diyor The Economist dergisi dedim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Yalan!

ENGİN ALTAY (Devamla)
- Arap şeyhlerini saymazsanız doğrudur, 2 trilyon 366 milyar nakit para, 500 milyar alacak...
Ben, üç sene önce Kısıklı'daki villaları sordum Sayın Başbakana yazılı soru önergesiyle, niye cevap vermedi?

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Bağırmadan konuş, bağırmadan!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ben yedi senedir milletvekiliyim, bir kredi kartından parayı çekiyorum, ötekine yatırıyorum. Yedi senedir benim beş kuruş param yok. Sayın Başbakan 1994'ten 2010'a kadar, on altı yılda bu kadar parayı nasıl kazanmış? Önce AKBİL olmak üzere, önce AKBİL'den başlayarak, gelsin, Belediye Reisliğinde, Başbakanlığında, hakkında ne kadar usulsüzlük, yolsuzluk iddia ve ithamları varsa, o konularda gitsin yargıda aklansın, ondan sonra başkan olmaya kalksın, ondan sonra yarı başkan olmaya kalksın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - İftira eden ispat eder.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Başbakan freni patlamış BMC kamyonu gibi, onun frenine bir ayar verin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
- İftira eden ispat eder.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Onun frenine bir ayar verin.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan...

BAŞKAN
- Efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, konuşmacı Sayın Başbakanımıza, Grup Başkanımıza çok açık hakaret etmiştir. Sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Bozdağ, siz konuşmayacak mısınız?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sataşma efendim, bunun tutumla alakası yok.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne hakareti etmişim?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
- Hakaret yok efendim.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
- Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan. Sataşmadan söz istiyorum. O ayrı bir şey. Ben sataşmadan söz istiyorum. Çok açık olarak sataştı.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, sataşma ayrı şey, tutumunuz ayrı şey. Ben sizin tutumunuzla ilgili konuşacağım efendim.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Peki, geri alıyorum. Başbakan freni patlamamış kamyon gibi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SUAT KILIÇ (Samsun) - Edepli ol!

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen sayın milletvekilleri... Kırıcı ifadeler kullanıyorsunuz. İç Tüzük'te kullanılmaması gereken ifadeleri kullanıyorsunuz.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Benzetme yapıyorum.

BAŞKAN - Mecliste bir gerginliğe lüzumsuz yere sebep oluyorsunuz.

DEVLET BAKANI HAYATİ YAZICI (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Yazıcı.
Sayın Canikli, ne dediniz efendim?

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım, biraz önceki kullandığı ifade de çok net olarak Sayın Başbakanımıza hakarette bulunmuştur, yolsuzluk ithamıyla suçlamıştır. O nedenle, sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkanım. Grup Başkanımız hakkında konuşmuştur, çok net, açık ifadelerle hakaret etmiştir. Dolayısıyla sataşma...

BAŞKAN - Efendim, şimdi, bir dakika, usulle ilgili bir tartışmayı şu anda yapıyoruz. Lehte bir tek söz hakkı kaldı, o da Sayın Bozdağ'da.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
- Sayın Başkanım...

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN
- Sayın Bozdağ, konuşun.

Sonra değerlendireceğim sizin talebinizi.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır efendim, bu bekleyemez Sayın Başkanım. Çok net olarak sataşmıştır.

BAŞKAN - Efendim, ne beklemez? Nereye gidiyoruz ki bekleyemez Sayın Canikli? Bir yere gitmiyoruz.
Sayın Bozdağ buyurun.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sataşmadan söz istiyor Sayın Başkan. Ben lehinizde konuşacağım.
BAŞKAN - Efendim, lütfen, sizi davet ettim. Benimle tartışmayın lütfen Sayın Bozdağ. Sizi davet ettim lehte.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
- Sayın Başkanım, bakın, sataşmaya cevap verilmesi gerekir. Önce sataşmanın cevabının verilmesi gerekir Sayın Başkan.

BAŞKAN
- Daha sonra değerlendireceğim sizin talebinizi.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Başkanın tutumu lehinde söz aldım.
Tabii, burada tartışmalar yaşanırken, Sayın Başkana dönük saygı sınırlarını, edep sınırlarını, bu toplumun ahlak değerlerini zorlayan davranışlar içerisinde olduğuna hepimiz şahidiz. Neredeyse ellerinde bir değnek eksik, Başkanı pata küte dövüp aşağıya indirecekler.

İSA GÖK (Mersin)
- Başbakan dövüyor zaten bize gerek yok.


BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Yani, burada, bakın, herkes kanaatini söyleyecek, Başkan da İç Tüzük ve Anayasa'ya uygun burayı yönetecek ama bunu yaparken, birileri burada konuşurken, hakaretleri, Başkana dönük tehditleri bütün Türkiye görüyor. Ben, bu nedenle Sayın Başkanın lehinde söz aldım ama bu hakaretlere, bu tehditlere karşı tavır koymadığı için de tutumunu yanlış bulduğumu huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.

Sayın Başbakanımızın mal varlığıyla ilgili konuya gelince, "İftiraları burada söylemek onu hakikat yapmaz." dedim, yine söylendi.

Bakın, Sayın Başbakanımızın mal varlığı, bugün hâlen Başbakanlık Basın Merkezinin İnternet sitesinde bu mal varlığı var, sürekli yayınlanıyor.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Rakamı söyle, rakamı!

ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) - Rakamı söyle!

BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben şimdi soruyorum: Bu kadar açık, bu kadar net her gün mal varlığı yayınlanan bir Sayın Başbakana bu iftirayı, bu ithamı yapmak hangi ahlaki değerle bağdaşır? Bu bir.

İki: Geçmişte de sizin gibi bir tanesi, kalktı "1 milyar dolar serveti var." diye, hem de tam seçime beş kala böyle bir iftirayı dile getirdi, bir iş adamı, meşhur biri biliyorsunuz, hakkında hem İstanbul'da hem Ankara'da açılan bütün tazminat davalarında bu iftiralarından dolayı tazminata mahkûm edildi. Şimdi "The Economist" diye bahsediyor; çakma İnternet sitelerinde bu gezen bir haber ama Economist'in İnternet sitesine girin bakın böyle bir haber orada da yok ama iftirayı buradan getirip kullanıyorlar.

Bir başka konu: Sayın Başbakan, bugün mevcut mal varlığını sadece bir günde edinmiş, Başbakan olunca bunun sahibi olmuş birisi de değil, ondan önce ticari hayatı var, ondan önce başka iş hayatı var; baktığınız zaman tam on yedi yıl ticaretle meşgul olmuş...

ENGİN ALTAY (Sinop) - Ne kadar vergi vermiş?

BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- ...ve alnının teriyle kazanmış, alnının teriyle servetini biriktirmiş ve alnının teriyle biriktirdiği serveti de milletimizin bilgisine sunmuş; açık ve şeffaf bir durumdadır.

VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)
- Alenen ilan ediyor.

BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
- Bir başka şey: Çok net söylüyorum, Türkiye'de Sayın Başbakan kadar mal varlığı incelenen, medya tarafından, partiler tarafından başka birtakım güçler ve yerler tarafından kaynakları gram gram, kuruş kuruş, didik didik incelenen 2'nci bir insan var mıdır, yok mudur bilmiyorum. Var mıdır sizce? Yok. (AK PARTİ sıralarından "Yok." sesleri) Bir tane açık bulamadılar, bir tane ayıp bulamadılar ama iftiralarla, sadece freni patlamış çöp arabalarıyla bunu gidermeye çalışıyorlar ama çöpler de bu gerçeği, bu temizliği kirletemez diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Peki.

Efendim, lehte ve aleyhte söz talepleri bitti. Tutumumda herhangi bir değişiklik yok. Tutumumun İç Tüzük'e uygun olduğu kanaatindeyim.
Sayın Yazıcı, siz deminden beri bir talepte bulunacaksınız, ilgilenemedim.