Sinop'ta kurulması düşünülen termik santrallerle ilgili, Nabucco projesi Kanunun 2. maddesindeki konuşma


Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Nabucco Projesi Hakkında Anlaşmanın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın 2'nci maddesinde CHP Grubu adına söz aldım.

Konuşmama başlamadan önce, Amerika Birleşik Devletleri Temsilciler Meclisini aklıselime davet ediyorum. İnşallah, benim buradaki duygu ve temennilerimi hissederler, akıllarını başlarına alırlar, fevkalade kötü sonuçlar doğuracak bir kararın altına imza atmazlar diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, biraz önceki soruda, size verilen bilgi: Geçen hafta Sinop Merkez köylerinde bir sorun vardı. Benim yerimden sorduğum: Her gün istisnasız Erfelek ilçesinde elektrik kesiliyor. Tabii, Sinop'taki arkadaşların, çalışanların bir kusuru yok yani bu kesinlikle kaynakla falan ilgili bir durum. Bunu tekrar bilginize sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, Hükûmetin enerji politikası kötüdür. Bu politika doğru bir politika değildir. Şimdi, enerjide asıl olan, temel olan ucuz olmasıdır, güvenilir olmasıdır, çevreci olmasıdır, temiz olmasıdır ve hepsinden önemlisi sayın milletvekilleri, enerji millî olmalıdır, mümkünse millî olmalıdır. Hele de kaynağınız varken bunu kullanmıyorsanız o başka bir garabettir.

Şimdi, Nabucco Projesi, Grubumuza mensup milletvekillerimizin de izah ettiği, anlattığı gibi ufak tefek eksiğine, gediğine, bazı muğlak yanlarına rağmen Grubumuzun da destek verdiği bir projedir. Böylece, Türkiye, uluslararası enerji koridoru olacak, muhtemel belki ana terminallerinden de birisi olacaktır. Olabilir, olmalıdır, biz bu konuda, yıllardır, yıllara sari bir projedir, elbette, bunda bir yanlış görmüyoruz ama böylece, Türkiye, yeni bir jeopolitik misyon da üstlenecektir, bu çok önemlidir. Burada, Hükûmetin atacağı her adım, yapacağı her türlü anlaşmada, her türlü hassasiyetin ve geleceğe yönelik, güvenlik dâhil, her şeyin dikkate alınması lazım.

Ben notumu almışım, Sayın Bakan söyledi diye söylemiyorum. Ben şöyle almışım, eskiden buğday için, arpa için, ipek için savaşlar yapılırdı, şimdi enerji için savaş çıkarsa çıkacak ya da çıkmayacak. Yani fevkalade büyük duyarlılığa ihtiyaç var ama öz kaynak konusunda Sayın Bakan müteaddit defalar yerli kaynak, yerli kaynak... İktidar partisinin sayın milletvekili "AKP geldiğinden beri yerli kaynak, yerli kaynak diyor." Ama ben size söyleyeyim, yerli kaynak deyince ben HES'i anlarım, yerli kaynak deyince ben rüzgârı, güneşi anlarım, jeotermali anlarım ve mikro HES'i anlarım. Yani, sizin icraatlarınıza baktığımızda bu konuda hiçbir şey yok. Nükleeri getirdiniz çok tartıştık.

Şimdi artık buradaki zemin bitti, onu meydanda tartışacağız, Sinop Meydanı'nda, Mersin Meydanı'nda tartışacağız. Ama ben size soruyorum: Bu Hükûmet Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkeziyle ilgili 1 TL'lik yatırım yapmış mı? Hem nükleerin faziletinden bahsediyorsunuz hem de bu konuda maalesef hiçbir duyarlılık yok.

Şimdi, daha vahim bir durumla karşı karşıyayız. Sayın milletvekilleri, Sayın Başkan; Sinop, Türkiye'de kendine vizyon belirlemiş tek ildir. Seksen bir il içinde vizyonu olan ve bu vizyonu yediden yetmişe herkesin bildiği, ezbere söylediği, Türkiye'de ve belki dünyada başka bir il yoktur. Sinop, bir eğitim, kültür, turizm kenti vizyonunu kendine biçmiş, bu yolda ilerlemektedir.

Bakın, enerji, eyvallah, ihtiyaçtır, kabul. Şimdi, Karadeniz'de, Sinop açıklarında TPAO ile bir Brezilyalı firma hep beraber bir sondaj başlattı; ne güzel, iftihar ediyoruz. Boyabat Barajı yap-işlet modeliyle... İftihar ediyorum, göğsüm kabarıyor. Bakın, doğruya doğru, iyiye iyi. Bunlar çok güzel. Mikro HES'ler yapılıyor, benim bölgemde de var; Ayancık'da var, Dikmen'de var, Erfelek'te var. Küçük problemlere rağmen yerel bazda, su kaynaklarıyla ilgili, köy yollarının bozulmasıyla ilgili problemlere rağmen, bunlara da eyvallah.

Ama şimdi, Türkiye'de planladığınız bu kırk yedi adet termik santral, Sayın Bakan, ithal kömür kaynaklı ya da ithal doğal gaz kaynaklı. Şimdi bu caiz mi? Buna niye ihtiyaç duyuyorsunuz?

Şimdi, 380 milyar kilovat saatlik güneş potansiyeli olduğunu uzmanlar söylüyor.

170 milyar kilovat saat HES potansiyelimiz olduğunu bu ülkenin iyi yetişmiş mühendisleri söylüyor. Siz, daha, Hükûmet olarak, HES potansiyelinizin dörtte 3'ünü kullanmadınız. "Yerli kaynak," "yerli kaynak", "yerli kaynak" diyorsun; dörtte 3'ünü kullan, elinizden tutan yok. Yap-işlet-devret ile bunu yapın.

Rüzgâr... Gene Türkiye'nin iyi yetişmiş çocukları diyor ki: "48 bin megavat Türkiye'nin rüzgâr potansiyeli var." Siz, Türkiye olarak, daha bin megavatı hayata geçirememişsiniz. Kaldı ki Türkiye olarak, sayın milletvekilleri, yanlış bilmiyorsam -bir iki aşağıya oynar ama- kurulu gücümüz de 44 bin megavattır ve bugün, Türkiye'de, benim Erfelek hariç, her yerde de ışıklar yanıyor.

Ha, şimdi, sayın milletvekilleri, bu, bir isyandır, yani bir memleket aşkının isyanıdır. Niye isyandır? Şimdi Sinop'ta Ayancık-İstefan-Çaylı, Gerze-Yaykıl-Çakıroğlu ve Erfelek-Karacaköy'e Hükûmet termik santral kurduruyor. Adama diyor ki, tüccara: "Sen buraya bu santrali kur.

Sibirya'dan bir kömür madeni kirala, olmadı Afrika'dan kömür getir, bu kömürü burada yak. Bak şimdi dünya değişiyor, elektrikte de artık, eskiden hani enterkonnekte diyoruz, ulusal şebeke, şimdi uluslararası dolaşım başlıyor, sen bu elektriği burada üret, Almanya'ya, Avrupa'ya sat." Niye? Bak şimdi, Almanya artık kömür tozu, cürufu, gazı, zehri istemiyor. Almanya kapatıyor; çimento fabrikalarını kapattılar, Türkiye'den çimento fabrikası aldılar, şimdi, termik santralleri de kapatıyorlar. Sayın Bakan, Sinoplu Avrupa'nın kazan dairesinde oturmayı hak etmiyor. Sinop Avrupa'nın kazan dairesi değildir. Avrupa'ya elektrik lazımsa gitsin orada -Almanya'da kömür bizim en az on katımız- yapsın kardeşim. Sayın milletvekilleri, bu ciddi bir durumdur.

Bakın, nükleeri de burada çok konuştuk. Şimdi öyle bir hâle geldik ki biz, ölümü görüp sıtmaya razı olduk. Yani, termik santralleri yapamazsınız. Buradan söylüyorum, ilgili şirketlere de söylüyorum, olmaz! Sinop bunu hak etmiyor. Böyle bir şeye müsaade edemeyiz, hiçbir şekilde edemeyiz Sayın Bakanım.

Şimdi, bu üç termik santralin tozu, külü, dumanı, zehri Sinop'un üzerine çökecek, karbondioksiti, kükürt dioksiti, sülfürik asidi, bu gazlar havada yedi gün içinde kimyasal reaksiyona uğrayıp asit yağmuru olarak yere yağacak. Şunu şuradan çıkıp Sayın Bakan derse: Sayın milletvekilleri, öyle bir teknoloji var ki, sıfır hata, yani yüzde 100 emisyon, sıfır emisyon, gökyüzünde bir tane gaz, duman olmayacak, yüzde 100. Dünyada böyle bir teknoloji yok. Elin Almanı rahatsız oluyor diye onun kullanacağı elektriği Sinop'ta üretmek zorunda mıyız?

Bakın, şimdi Afşin-Elbistan kahverengi bir kent oldu. Afşin-Elbistan'da çiftçi dava açmış, termik santralden 120 milyar para almış.

MALİK ECDER ARVAS (Sivas) - Kangal Termik Santrali...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet.
Yatağan'a gittim, bir dünya harikası, kahverengi bir kent! Şimdi Sugözü, en çok iftihar edilen santral, gidin Çukurova Üniversitesine bakın, kanser vakaları artmış. Bunu niye yapıyorsunuz, bunda gayeniz nedir?

Şimdi Sinop'un eşsiz yeşilini ve ormanı yok etmeyin. Emsalsiz flora çeşitliliği... Sinop, flora çeşitliliğinde Türkiye'nin tümüne yakın zenginliğe sahip. Bunu yok edeceksiniz. En geniş deniz florasını ve dolayısıyla balık popülasyonunu yok edeceksiniz. Sonra tüm Sinopluların akciğerlerini bitireceksiniz. Bakın bir Çernobil vakası, kanser vakaları o kadar çok arttı ki, bir araştırma yapın, Karadeniz Bölgesi'nden Ankara ve İstanbul'daki tıp fakültelerinde ölen insanlar yüzde 70 oranında. Bunlar vaka. İşin hep teknik ve mali boyutuna bakmayın, biraz da insani boyutuna bakın.

Bakın Sayın Bakanım, şimdi Sinop'un bu asit yağmuru Sinop'un yeşilini bitirir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Altay, konuşmanızı tamamlayınız lütfen, buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan, Sayın Bakana, Sayın Başbakana gösterdiğiniz toleransı bana da gösterirsiniz diye umuyorum. Önemli bir konu Sayın Başkanım. Başkanım, olabildiği kadar. Hemen toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Altay, mikrofonunuzu kapatayım da şunu heyetinize söyleyeyim: Eğer diğer arkadaşlara da olursa, normal şartlar altında madem her şeyde Avrupalı olacağız, Avrupalı gibi bu hususta da olalım. Süresi biten arkadaşın... Hiç süre vermeden bitirelim. Ben arkadaşlarıma teklif edeceğim. Bu hususta...

ENGİN ALTAY (Devamla) - Başkanım, ben sizden yüz buldum! Yani herkes geniş geniş konuştu.

BAŞKAN - Yok yok, sana burada bir dakika vereyim de... Avrupa Birliği uyum yasasını yapıyoruz ya, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu da kurduk, bu hususta da Avrupalı olalım. Madem Avrupalı olmaya bu kadar meraklıyız, onu da yapalım.
Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bu demin de söylediğim bir isyandır; bir memleket sevdası, bir insan sevdası isyanıdır sayın milletvekilleri. Bakın, ben size şimdi bir şey söyleyeyim. Bu asit yağmurları Sinop'un yeşilliğini yok ettiği zaman -harita bilgimizi, bir dağarcığımızı tazeleyelim; Sinop böyle denize tutunmuş bir kenttir- ve bu orman, yeşil bittiği zaman Sinop'u ve Sinopluyu denizden toplarsınız, o zaman hükûmette kalırsanız. Yani bize bunu yapmayın. Bunu istemiyoruz.

Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı 22 Şubatta Sinop'u ziyaret etti. Hoş karşılandı, hoş tutuldu, kendisi de Sinop'u çok sevdi. Yalnız, Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı temaslarda kendisine Sinop'taki bu termik santrallerle ilgili tablo anlatıldığı zaman Sinop'tan üzgün ayrıldı. Bunun en yakın şahidi de -şimdilik burada yok- Bayındırlık Bakanımız Mustafa Demir'dir. Cumhurbaşkanını niye üzüyoruz? Cumhurbaşkanını da üzmeyin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkanım, hemen bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sinop halkını da üzmeyelim. Sayın Milletvekilim de burada. Kendisi de benim gibi düşünüyor, bunu biliyorum ve Hükûmetin bu konuda bu yanlıştan bir an önce dönmesini rica ediyorum, sizlere yalvarıyorum ve Sayın Bakana açık çağrı yapıyorum: Sayın Bakanım, sizi Sinop'a davet ediyorum. Sinop'a geleceksiniz ama en az bir yarım gün ayıracaksınız...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ (Kayseri) - Bir gün.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir gün ayıracaksınız, sizi gezdireceğiz; ondan sonra, bize "evet, kardeşim, dediğiniz gibi bir şey değil, buraya termik santral yakışır" derseniz ben de arkanızda olacağım ama "evet ya, biraz da bu olmuyor buraya" derseniz bundan vazgeçeceksiniz.

Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum ve yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)