TRT YASASI ÜZERİNE YAPILAN KONUŞMA 29 MAYIS 2008

MADDE 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 49- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel eliyle gördürülür."

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Engin Altay konuşacaktır.

Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. 2954 sayılı Kanun'da yapılacak değişiklikleri görüşüyoruz.

Altı yıldır bu Parlamentodayım. Çok kanun görüştük ama böylesini hiç görüşmedik. Bugünden beri daha iki madde bitiremedik. Anlaşılıyor ki Türkiye Radyo Televizyon Kurumu çok sıkıntılı bir kurum ve Parlamentonun, milletvekillerimizin vicdanında da çok netleşmemiş, kafalarında şüpheler ve endişeler var.

Değerli milletvekilleri, kanununu görüştüğümüz kurum, tam 1927 yılında ilk yayınına başlamış bir kurum, seksen bir yıllık bir kurum. 1968'de ilk televizyon yayına başlamış bir kurum. Bu süre içinde, uzun süre içinde kendini yenilemiş, geliştirmiş bir kurum ve 1990'lı yıllardan itibaren özel sektörle, yani özel iletişim kuruluşlarıyla rekabet içine girmiş, bu şekliyle de kendini teknolojik olarak, personel olarak yenilemiş bir kurum. Bu birikimiyle de zaten özel yayın kuruluşlarında çalışan çok şöhretli bütün yayıncıların "Biz, TRT okulundanız." diye iftihar ettikleri bir kurum. Bizim için de, benim için de TRT -hepimiz için- bir ulusal iftihar kaynağı idi, artık değil.

Geldiğimiz noktada, çok partili siyasi yaşamımızda, TRT'nin iktidarların resmî yayın organı gibi görev yaptığı dönemler yaşandı. Bunların çok bariz olanlarını gördük, çok orta hâlli olanlarını gördük. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, iki dönemde, TRT, utanç dönemini yaşamıştır sayın milletvekilleri. Şimdi bu kanunla, fiilen gerçekleştirdiğiniz kadrolaşmaya elbise giydirmeye çalışıyorsunuz, Parlamentoyu da buna alet ediyorsunuz. Yaptığınız budur.

Sayın milletvekilleri, erenler bilir, ermeyenler duymuştur, TRT'nin ilk tarihi ayıbı 1957 yılında başlamıştır. 1957-1960 dönemi, TRT için utanç dönemidir. O zaman yaşayanlar bilirler ki Vatan Cephesi'ne katılımlar Türkiye radyolarında özel bir bültenle saatlerce neşredilirdi. Efendim, denirdi ki: "Sinop'tan falan sülale Vatan Cephesi'ne iltihak etti, katıldı." Efendim "Bitlis'ten falan aşiret Vatan Cephesi'ne katıldı." "Muğla'dan Ahmet, Mehmet, Hasan Efendi Vatan Cephesi'ne katıldı." ve bu o kadar ileri götürüldü ki, mezarlıklarda yatan insanlar dahi bu TRT tarafından "Vatan Cephesi'ne katıldı." diye radyolarda neşredildi. TRT tarihinin en büyük partizanlık dönemi bu dönemdir, 1957 dönemidir.

Bu utanç tarihinden sonra, şimdi, gene, en ciddi kurumumuz, en köklü kurumumuz olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumuyla maalesef, artık iftihar edemez bir noktadayız.

Şimdi, yeni ve daha vahim bir utanç tablosuyla karşı karşıyayız. Bu siyasi partilere angaje yayınlar bir yana, kökten dinci ideolojik akımlarla beslenen, yayın politikalarını buna göre dizayn eden ve bu yönüyle de Anayasa'nın 133'üncü maddesini alenen ortadan kaldıran, ihlal eden bir TRT'yle şu anda karşı karşıyayız. Getirilen bu Yasa'yla, Kurum, kadro alarak da, cumhuriyetin icaplarına uymaktan imtina edenlerin karargâhına dönüştürülmek isteniyor.

Şimdi, TRT, sadece Hükûmetin, Sayın Başbakanın resmî yayın organı olsa iyi. Bir utanç verici durum da şudur ki: Lagendijk gibi, Oli Rehn gibi, Barroso gibi Avrupa komiserlerinin demeç ve yorumları da TRT'de, ülkenin ana muhalefet liderinden de, diğer siyasi parti liderlerinden de daha çok yer buluyor. Bu da son derece ibret ve utanç verici bir tablodur.

Yedi televizyon kanalıyla, radyolarıyla Türkiye'nin her metrekaresine ulaşan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, bilinmelidir ki, ilgili Genel Müdür bilmelidir ki, Hükûmetin değil, devletindir. Yine, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, bilinmelidir ki, cemaatlerin değil, Türk milletinindir. Bandrollerini, elektrik faturalarından TRT paylarını milletten alıp, AKP'nin ve Avrupa Birliği komiserlerinin -ben de kullanacağım- borazanlığını yapan TRT'nin yöneticileri bilmelidir ki, bu işlerin hesabı bir gün sorulur. Keser döner sap döner, bir gün de hesap döner.

Yayınlarda iktidara ve onun icraatlarına verilen oran, muhalefetin eleştiri ve önerilerine verilen oranla karşılaştırıldığında, TRT Genel Müdürüne şu soruyu sormak gerekiyor. Ben, prensip olarak milletvekillerinin

Parlamento kürsüsünde bürokratları muhatap almalarını doğru bulmuyorum. O zaman TRT'den sorumlu Sayın Bakana bu kürsüden şu soruyu soruyorum: Sayın Bakan, emrinizdeki TRT Genel Müdürü İstanbul Valisinden orantı kullanma brifingi aldı mı? İstanbul Valisinin orantılı güç kullanma yaklaşımıyla TRT Genel Müdürlüğünün yaklaşımı tıpa tıp birbirinin aynı. Anlaşılıyor ki İstanbul Valisi TRT Genel Müdürüne bir orantı brifingi vermiş.

Şimdi, TRT'de yapılan usulsüzlükleri, yandaş medya kuruluşlarında yetişmiş belli ideolojilerin temsilciliğini yapan basın yayın mensuplarının TRT'de nasıl kadrolaştırıldığını, yerleştirildiğini, bunları biliyoruz. Daha iki ay önce AKP'ye yakın medya kuruluşlarından sözleşmeli olarak TRT Haber Dairesine yerleştirilen 13 kişi bu kanun bu Parlamentodan geçtikten sonra ne kadar maaş alacak Sayın Bakan? Bunu bu Meclise açıklamanız lazım.

Bakın, sabahtan beri genel müdürün maaşı Meclisin gündeminde. Açıkladınız: (8 + 6) 14 bin YTL. Yani 14 milyar, ülkenin en önemli yayın kuruluşunun genel müdürü para alıyor. Alsın iyi, ama sayın milletvekilleri, bu ülkede mayıs ayında bir kahvehanede okey oynayan 4 emekli yurttaşımızdan oyunu kaybeden saygıdeğer emekli, dört çay mukabili bedeli 1,40 kuruşu, yani 1 milyon 400 bin lirayı kahveciye veresiye yazdırıyor. Ülkeye, devlete yirmi beş yıl hizmet etmiş bir emekli 1,40 kuruşu veresiye yazdırıyor, şu ilahî takdire bakın ki bugün kanununu görüştüğümüz Genel Müdürümüz de tam 14 bin YTL maaş alıyor.

Şimdi, bu koltuklarda oturan biz milletvekilleri olarak bu akşam eve gideceğiz de nasıl huzur içinde başımızı yastığa koyacağız? Huzur da kalmadı; şimdi artık arabaların altına, balkonlara, odalara da bakıyoruz böcek var mı, uzaktan lazer var mı diye.

Bugün ulusal kanalların tümünde, Partimin Genel Sekreterlik makamına yapılan alçak, çirkin terbiyesizlik çok yer aldı. Danışmanıma talimat verdim, şu TRT'yi de izle, bu konulara yer veriyor mu diye. Çok şükür, diğer kanallarla orantılarsak, gene bu konuda da TRT'nin, İstanbul Valisinden bir orantı brifingi aldığı anlaşılıyor.

Bugün bana, yarın sana. Demokrasi herkese lazım, insan hakları herkese lazım, adalet herkese lazım. Partinin adını "Adalet" yapmakla adil olunmaz. "Bir yerde adliyenin olması orada adaletin olduğu anlamına gelmez." diye bilinen bir söz vardır. Ya göründüğünüz gibi olun ya olduğunuz gibi görünün. Ya partinizin adını değiştirin ya o ada uygun siyaset yapın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.