NÜKLEER SANTRAL 9. MADDE

BAŞKAN - Madde üzerinde, gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)


CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, dün öğlenden beri, öğlen saatlerinden beri çok önemli bir kanunu hep beraber görüşüyoruz. Tabii, bütünüyle karşı olduğumuzu sözcülerimiz müteaddit defalar dile getirdiler. Ancak, gerek Milliyetçi Hareket Partisinin gerekse Cumhuriyet Halk Partisinin değerli sözcüleri, değerli milletvekilleri "kanun çok kötü ama, hiç değilse, olabildiğince, biraz adam edelim, yani, yolsuzluk cennetine dönüştürdüğünüz Türkiye'de yeni yolsuzluklar, usulsüzlükler olmasın" diye çok iyi niyetle, tüyü bitmedik yetimlerin hakkını korumaya yönelik çok ciddi önergeler getirdiler. Ama, anlıyorum ki, siz, burada, daha çok bir denetim görevi değil, icrai denetim görevi değil, icrai tasdik göreviyle görevlendirilmişçesine, çok düz bir mantıkla önergeleri reddettiniz.
Şunu tarihe not düşmek için söylemek isterim ki, bu yaptığınız iş, Türkiye'de yıllar sonra konuşulacaktır. Bu verdiğiniz oylarla ilgili tarih ve çocuklarınız, torunlarınız sizi yargılayacaktır. Bunu bilmenizi istiyorum değerli arkadaşlarım.
Yine, biraz önce, çok sevdiğim Taner Yıldız, şimdi göremiyorum...


TANER YILDIZ (Kayseri) - Buradayım.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Evet, Taner Bey bir şey söyledi, bence çok yanlış değil tabii. Yani, "biz, Türkiye'yi devraldığımızda,kamu sabit sermaye yatırım dozunun azalmasını öngördük, gerekli gördük" dedi. Ekonominin kuralları içinde bu doğru olabilir.
Şimdi, Sayın Bakan, geçenlerde bir demeciniz vardı: "Rüzgârla ilgili müthiş bir talep var, millet kuyruklara girdi." diye. Yani, hazır, temiz, lekesiz bir enerji, pürüzsüz, şaibesiz daha kolay olabilecek ve hakikaten Avrupa Birliği ülkelerindeki trendine baktığımızda rüzgâr enerjisinin gerçekten çok hızlı da yol aldığını biliyoruz, ama siz sadece "Bu konuda müthiş bir özel sermaye talebi var." demekle yetiniyorsunuz. Ee, Taner Bey de "Parti olarak kamu sabit sermaye yatırımlarını durdurmamız lazım." diyor. Ee, bu ne çelişkidir. Buraya bir yönlenseniz, buraya yönelseniz. Bu ısrarınızı ben hâlen anlayabilmiş değilim.
Şimdi, çağdaş enerji politikaları bilebildiğimiz kadarıyla üç aşamada belirlenir: Birinci aşamasında, temel hedefler belirlenir. Burada çevre güvenliğinden, düşük maliyete kadar enerji arzının ve bunun sürekliliğinin teminat altına alınmasına kadar bir sürü şey vardır. Bunu yaparsınız, sonra bu hedefe ulaşacak politikaları saptarken de ekonomik, çevresel, jeopolitik etkenler arasında denge sağlayacak gelişmeleri baz alırsınız. Sonra da, son aşamada da bu politikalarınızı destekleyecek vergilendirmedir, teşviklerdir, yasal düzenlemelerdir, bunları yaparsınız. Şimdi, siz bu işe tersten başladınız, yani, en son yapmanız gereken işi en önce getirip milletin Meclisinin önüne koydunuz. Buradaki niyetiniz nedir anlamak falan mümkün değil. Doğru bulmuyoruz.
Bakın, dünkü konuşmamda zaman darlığından bahsedemediğimiz bir olay var ya da yeterince bahsedemediğimiz. Şimdi bir realite var. Doğal gaz çevrim... Geçen sene, Sayın Bakan bilir, bana dedi ki: "Sayın Altay'ın bir sözüne katılıyorum, alım garantili doğal gaz anlaşması yapanlar vatan hainidir." dedi. Doğru, ben de söylüyorum. Ee, şimdi sen bu alım garantili doğal gazı, madem bak, Sinop'ta doğal gaz yok, oraya kadar taşı, Sinop halkı doğal gaz kullansın. Doğal gazla elektrik üretmeye mecbur musunuz Sayın Bakan? Ülkenin, yani, hidroelektrik santrallerini, termik santrallerini kapatıp da niye, bu doğal gazla elektrik üreteceğim diye uğraşıyorsunuz?


AYHAN YILMAZ (Ordu) - Kapattığımız yok.


ENGİN ALTAY (Devamla) - 200 bin liraya yaklaşık -şimdi rakamlar değişmiştir, bendeki rakamlar altı aylık falandır- yani, 200 liraya oradan elektrik elde ediyorsun, HES'den 13 liraya elde ediyorsun. Ee, buna bakın, bununla ilgilenin.
Ve bir şeyin altını burada da çizmemiz lazım. Sayın milletvekilleri, bugün -Uluslararası Enerji Ajansı'nın ve Amerika Birleşik Devletlerinin verilerine göre söylüyorum, yani, Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığının verilerine göre söylüyorum- birincil enerji tüketiminde nükleer enerjinin payı yüzde 7 ve 2030'da bunun yüzde 5'e düşeceğini öngörüyorlar. Siz kafa sallıyorsunuz, ya siz tek başınıza doğru söylüyorsunuz ya da bu ülkenin elektrik mühendisleri yalan söylüyor. Bunu bir kişi söylemiyor ki... Kim söylüyor? Uluslararası Enerji Ajansı ve Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı ve aynı veriler, nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payının -burası çok önemli değerli milletvekilleri- dünyada bugün itibarıyla yüzde 17 olduğunu söylüyor ve 2030'da da bunun yüzde 12'ye düşeceğini söylüyor. Zaten biz bu işleri bu adamlarla istişare içinde yapacağız. Bunlar bu konuda, nükleer enerjinin elektrik enerjisindeki payının düşeceğini öngörüyorlar, hesaplamalarını, planlamalarını buna göre yapıyorlar, ama, biz, burada, hayır, biz bunu yapacağız... Çok şey bir mantık. Yani, ben yaptım oldu mantığı gibi, inada binmiş gibi.
Yani, bizle inatlaşılabilir, önemli değil. Yani, biz, burada görevimizi yapmanın vicdani sorumluluğuyla evimize gider yatarız, üzülürüz ama, vicdanen rahat bir şekilde gideriz. Ama değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri, siz gidemezsiniz. İki gündür arkadaşlarımızın söylediği bunca şeyden sonra, ben, sizin, evinize gidip de başınıza yastığa koyup da
vicdanen rahat olabileceğinize inanmıyorum.


ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) - Bize hakaret etme!


ENGİN ALTAY (Devamla) - Siyasi geleceğinizi, siyasi geleceğinizi düşünerek, bu tekliflere, bizimkilere kafadan "ret", Hükûmetten gelen her şeye "evet" diyerek siyasi gelecekte garanti altına, maalesef, alınmıyor. İşte, iki örneği var: Benle birlikte geçen dönem Sinop'ta milletvekilliği yapan iktidar partisinin iki çok değerli milletvekili, direkt, yani hiçbir şey yapmadan bir ön kabulle bu tasarıya büyük, müthiş destek verdiler. Ama, şimdi onlar yok, yerlerine çok daha değerli arkadaşlarımız var şüphesiz en az onlar kadar değerli. Bu arkadaşlarımız da buna "kabul" diyecek, ama inanın ki bu bir siyasi gelecek garantisi olmayacaktır. Bunun altını çizmek istiyorum.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) - Öyle bir kaygımız yok!
ENGİN ALTAY (Devamla) - "Ben niye bu kadar duyarlıyım?" derseniz, ben, değerli arkadaşlar, bu nükleer santrali, Başbakan, İstanbul'da Sinopluların bir toplantısında müjde olarak Sinoplulara söyledi de, yani Sinop benim seçim bölgem...


HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) - Polemik yapmayın!


ENGİN ALPAY (Devamla) - Ne diyorsun sen?


HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) - Bizim nasıl seçileceğimiz seni ilgilendirmez!


ENGİN ALPAY (Devamla) - Otur yerine, konuşma! Gel buradan konuş! Sen bu kürsünün ne olup olmadığını öğren önce. Zamanımı çalma lütfen. Allah Allah!
Şimdi, benim ilim, doğduğum ve çocukluğumun geçtiği yer, Sinop, herkese de en az bir kere gitmeyi ve görmeyi tavsiye ederim. Ama Sinop'un elli dokuz kuruluşu -bunun içinde Sinop Barosu var, sendikaların tümü var, esnaf odası var, ziraat odası var, siyasi partiler var, dernekler var, hepsi var- nükleer karşıtı platform oluşturdular, bir mücadele götürüyorlar, istemiyorlar, istenmiyor, doğru bulunmuyor. Ee dün de söyledim, Sayın Öztürk'te biraz önce tekraren söyledi, "referandum" diye bir şey söylüyoruz. Hiç değilse nerede kuracaksanız oranın halkına bir sorun kardeşim, oranın halkına bir sorun, oranın halkına bir sorun ve buna bakalım.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Yapın, daha güzel olur.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, lobiler için bu kanun geliyor, bunu biliyoruz ve düzenlemeyle ilgili, denetlemeyle ilgili işlere sonra bakacağız mantığı şuna benziyor: Bir binanın su basmanı, temeli falan yapılmamış, siz çatı kanunu buraya getiriyorsunuz ya da çatı katı için belediyeye iskâna gidiyorsunuz. Kardeşim ortada temel yok, kasnak yok, bina yok! Ee, böyle de bir sakatı var bu Yasa'nın. Bunu size anlatmaya çalışıyoruz.
Bir yanlışı şudur: Sayın Hükûmetten Avrupa'nın ve Amerika'nın işsiz kalmış, boşta gezen nükleer fizikçilerine, atom mühendislerine...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)


BAŞKAN - Konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Tabii Sayın Başkanım.
İşsiz nükleer fizikçilerine, atom mühendislerine istihdam sağlayacağına Sayın Hükûmet, Türkiye'nin işsiz gezen 200 bine yakın öğretmenine, işsiz gezen 100 bini aşkın mühendisine iş sağlamak için bir gayret gösterseniz de, biz de burada, muhalefette olmakla beraber, sizi takdir edecek bir şeyler söyleyebilsek diye de düşünüyorum.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - 2 bin kişi işe alındı.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani çok biliyorsanız, gelir burada konuşursunuz, oturduğunuz yerden...
Meclis İç Tüzüğü'ne de çok aykırıdır Sayın Başkan.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Olabilir...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Hatibe müdahale etmek İç Tüzük'e aykırıdır.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - O kürsüde millete izahat veriyorsunuz.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Şu İç Tüzük'ü bir oku da öyle konuş ya! Üç aydır mebussun, İç Tüzük'ü oku da buraya gel konuş!


BAŞKAN - Sayın milletvekili...


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Sen dört yıllık olmuşsun da ne olmuş?


ENGİN ALTAY (Devamla) - Oturduğun yerden hatibe laf atılmaz! Laf atacaksa bak orada Grup Başkan Vekiliniz var, hem de 5 tane!


BAŞKAN - Sayın Hatip, bir dakika müsaade eder misiniz.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Çıkarlar, cevap verirler.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - 2 bin kişiye istihdam yaratılmış

.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ne diyorsun?


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - 2 bin kişiye istihdam yaratılmış.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Kim diyor onu sana, kim diyor 2 bin kişi diye?


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Devlet İstatistik Enstitüsü diyor

.
BAŞKAN - Sayın milletvekili...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Gelsin bana söylesin onu!


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Gidin araştırın!


ENGİN ALTAY (Devamla) - Hayret bir şey!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Yalan yanlış konuşuyorsun!


ENGİN ALTAY (Devamla) - Kardeşim, yanlış konuşuyorsam gelir burada düzeltirsin!


BAŞKAN - Tamam...
Teşekkür ederim Sayın Altay.


ENGİN ALTAY (Sinop) - Grup adına konuşmalarınız boş geçiyor. Oturduğun yerden laf atma!


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Olabilir...


BAŞKAN - Sayın milletvekili laf atmanıza gerek yok, biraz sonra grup adına...


ENGİN ALTAY (Sinop) - Dingo'nun ahırı mı burası? (AK Parti sıralarından gürültüler)


BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...
AK Parti Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağ.
Buyurun Sayın Bozdağ.


ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Terbiyesiz!


ENGİN ALTAY (Sinop) - Kim lan bana "terbiyesiz" diyen!


ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Benim.


ENGİN ALTAY (Sinop) - Gel buraya! Sensin terbiyesiz!


BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olur musunuz. Gecenin bu saati...


FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan "terbiyesiz" sözünü geri alsın.


ENGİN ALTAY (Sinop) - Sözünü geri alsın.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - "Dingo'nun ahırı" lafını geri alsın.


ENGİN ALTAY (Sinop) "Dingo'nun ahırı" demedim ben. "Burayı Dingo'nun ahırına çevirme." dedim sana ben.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Meclise "Dingo'nun ahırı" diyemezsin!


ENGİN ALTAY (Sinop) - İkisi çok ayrı şey.


MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Türkiye Büyük Millet Meclisine "Dingo'nun ahırı" diyemezsin!


BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri...


ENGİN ALTAY (Sinop) - Dingo'nun ahırına çevirmeye kalkan sensin burayı! Ama "çeviremeyeceksin" dedim ben sana.