2010 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ -2-

31 EKİM 2007

İlk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Engin Altay'a aittir.
Sayın Altay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Altay, süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.


Sayın milletvekilleri, ben de, bugün kaybettiğimiz, siyaset ve bilim dünyamızın çok değerli insanı Prof. Dr. Erdal İnönü'yü rahmetle ve minnetle anıyorum. Türk milleti iyi yetişmiş bir evladını kaybetmiştir. Milletimizin başı sağ olsun.
Sorunsuz geçecek, şu Mecliste tam bir mutabakatla, tartışmadan, zaten zaman sınırı sorunu varken, rahat geçirebileceğimiz, bizim da aslında karşı olmadığımız bir kanunu, ne yaptınız, ettiniz, burada saatlerce konuşacak duruma getirdiniz.
Şimdi, değerli

milletvekilleri, konuştuğumuz kanun, AKP sözcüsü biraz önce söyledi, 1985 yılında Yunan Kültür Bakanı tarafından ortaya atılan bir fikrin yirmi iki yıllık devamıdır. Burada Sayın Egemen Bağış büyük çabalar sonucu nereden nereye geldik, işte İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentini de aldık falan diye hamasi nutuklar attı. Aynı şekilde gene iktidar partisinin bir sayın sözcüsü bu meseleyi bir büyük zafer gibi ortaya koydu.


Sayın milletvekilleri, ortada bir zafer falan yok. Bu 2010 Avrupa Kültür Başkenti meselesi bizden önce otuz yedi tane şehrin kullandığı, yaptığı ve birçok şehrin adını da iyi kötü coğrafya bilgimiz olduğu hâlde benim bile duymadığım şehirlerin aldığı bir başkentlik unvanı bu. 17 milyonluk Yunanistan bu işi tam üç defa almış. 2000 yılında, bir yıl içinde bu Avrupa Kültür Başkenti dokuz şehre verilmiş. Bir yılda dokuz şehre verilmiş. Yani burada bu kanunla ilgili şuydu, buydu, işte büyük bir zaferdir falan diye işi çok abartmayın. Kaldı ki Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına tümü üzerinde konuşan arkadaşımız İstanbul'la ilgili tespitler yapınca, iktidar sözcüsü arkadaşımız da buradan son seçimlere, 22 Temmuz seçimlerine bir atıfta bulundu. Doğrudur, 22 Temmuz seçimlerinde İstanbul'da ve Türkiye'de bu milletten yüzde 47 oy aldığınız doğrudur. Buna bir itiraz yok. Sandığa bu oylar girdi. Girdi de keşke bu oyları muhtarları tehdit etmeden alsaydınız.


ASIM AYKAN (Trabzon) - Yapma ya!


ENGİN ALTAY (Devamla) - Keşke bu oyları hak sahibi yurttaşı öldürüp, hak sahibi yurttaş kavramını ve yurttaşı öldürüp bu ülkede muhtaç vatandaşlar topluluğuna bu ülkenin milletini dönüştürmeden alsaydınız. Keşke Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'nu babanızın çiftliği gibi kullanmadan alsaydınız bu oyları. Keşke, seçim öncesi 5 milyon tane yeşil kart dağıtıp, seçimden sonra geri almadan bu oyları alabilseydiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Keşke, ilköğretime giden kız ve erkek çocuklarına verilen şartlı nakit transferini sekiz ay ödemeyip, seçime bir ay kala toplu para ödemeden, rüşvetler dağıtmadan bu oyları alsaydınız, o zaman derdik ki, bu oylar size ananızın ak sütü gibi helaldir. (AK Parti sıralarından gürültüler)


AHMET YENİ (Samsun) - Maddeye gel maddeye.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama şimdi bunu demek çok kolay değil.


BAŞKAN - Sayın Altay, lütfen maddeye gelir misiniz.


AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel konuya.


ÜNAL KACIR (İstanbul) - Halka saygısızlık yapmayın. Halk, rüşvetle oy vermez, saygısızlık yapmayın.


BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Cumhuriyet tarihinde, paranın bu kadar fütursuzca kullanıldığı başka bir seçim varsa, gelsin, buradan bir iktidar partisi sözcüsü söylesin de biz de bilelim.
Değerli milletvekilleri, biraz önce söyledim. Bu kanun buradan tam bir mutabakat içinde çıkabilirdi. Konu nedir? Opera, bale, tiyatro, konser ve kongre amaçlı bir salonumuz var ve biz bunu yıkacağız. Niye? Yıkacağız. Neyini beğenmiyorsun? Yani bütün dünya bu tür eserlerini restore ediyor. Restorasyon diye bir kavram var Sayın Bakan.
AKM'nin -şimdi zamanı iyi kullanmak istiyorum- tarihçesine uzun uzun girmeye gerek yok. Biz diyoruz ki, AKM'nin yapımı 1937'de gündeme gelmiş ve 1946'da başlanmış. Bu, bir cumhuriyet projesidir. Bu projenin... Koruma Kurulu kararı olmadan bunu yıkacağım demek, bir kere, sanata saygısızlık. Biraz önce gene burada bir iktidar partisi sözcüsü, bize sanata saygı dersi veriyor. Sen, Koruma Kurulu diye bir kurul var, bunu kaldır o zaman, ondan sonra ne yapacaksan yap. Yani bu AKM'nin anıtsal bir yapı olduğunu herhalde Sayın Bakan da biliyor, Türk mimarisinin güzel bir örneği olduğunu biliyor ve AKM'nin alüminyum giydirme cephesinin Türkiye'de bir ilk uygulama olduğunu da Sayın Bakanın bildiğini düşünüyorum.
AKM'nin yıkılması, bir heykelin, bir resmin, bir anıtın ortadan kaldırılmasıyla aynı anlayıştır. Bu anlayış, tükürürüm böyle sanatın içine diyen anlayışla aynı anlayıştır.
Sayın Bakan, hoşgörünüze sığınarak, teşbihte hata olmaz, bir benzetme yapmak istiyorum. Bir suç örgütüne birisi ilk defa girdiği zaman, en ceza alıcı suçu o yeni gelene işletirler. (AK Parti sıralarından "Ne alakası var." sesleri) İşletirler ki, o, artık, ebediyen sürecek bir ortaklıkla bu örgüte bağlansın. Şimdi, Sayın Bakanın durumunu biraz böyle de algılamak mümkün.
Değerli milletvekilleri, konunun ikinci yanı, karşı çıktığımız...


AHMET YENİ (Samsun) - Saygı diye bir şey yok.


BAŞKAN - Sayın Altay "Latife latif gerektir." diye bir güzel atasözümüz vardır. Lütfen...


AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, Bakana saygısızlık yapıyor.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi senin yaptığın terbiyesizlik o zaman, oturduğun yerden bana saygı öğretiyorsun.


BAŞKAN - Sayın Altay, lütfen...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Hayret bir şey!


AHMET YENİ (Samsun) - Herkese saygısızlık yapıyorsun.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Saygıyı senden mi öğreneceğim ben! (AK Parti sıralarından gürültüler)


BAŞKAN - Arkadaşlar...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Bakan orada, kalkar cevap verir.


BAŞKAN - Lütfen...


AHMET YENİ (Samsun) - Herkese saygısızlık yapıyorsun.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Sana ne! Hayret bir şey! Otur yerine!


BAŞKAN - Sayın Yeni, Sayın Altay...


AHMET YENİ (Samsun) - Aynen iade ediyorum size.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Sen yaptın aynı şeyi.


BAŞKAN - Sayın Altay, Genel Kurula hitap ediniz.


Arkadaşlar, lütfen, sakin olunuz. Sayın Yeni, Sayın Altay...


AHMET YENİ (Samsun) - O zaman böyle konuşmasın.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Saygısızlık ile terbiyesizlik aşağı yukarı aynı şeydir.


AHMET YENİ (Samsun) - Hepsini size iade ediyorum.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Aynı şeydir. Otur yerine!


AHMET YENİ (Samsun) - Saygısız herif.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Konuşma! Gelirsin konuşursun burada.
Gene, karşı olduğumuz bir nokta şudur: Anayasa'nın 63'üncü maddesi orta yerdedir. Şimdi, Anayasa'nın 63'üncü maddesine bir bakın. Biraz önce arkadaşlar, diğer muhalefet partisinin milletvekilleri soruyor: Devlet İhale Kanunu nerede? Kamu İhale Kanunu nerede? Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu nerede? Bunlar yok. Ne var? Biz denetleriz. Biz nasıl güveneceğiz? Bu partinin Maliye Bakanı naylon fatura düzenlemekten yargılanırken bu Mecliste kendisine af çıkarmışsa, biz şimdi bu sisteme ne kadar güveneceğiz? Böyle bir şey olabilir mi? (CHP sıralarından alkışlar) Böyle şey olur mu? İki yıl zamanın var, yap kardeşim, yaparsın. Bu ihale kanunları böyle aylar süren işler değil. Emrinizde bir sürü bürokrat var. Bu şekilde bunu götürmeniz mümkün.


MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Millet bize güvendi, sen güvenme.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu oyları nasıl aldığınızı söyledik. (AK Parti sıralarından gürültüler)


BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu oyları nasıl aldığınızı söyledik.


BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım...


ENGİN ALTAY (Devamla) - Benim de öyle her bir ilin 800 muhtarına cep telefonu dağıtacak param olsaydı...


MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Yalan söylüyor, yalan! (AK Parti sıralarından gürültüler)


ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) - Hayır, hayır!


ENGİN ALTAY (Devamla) - Sinop'u kastetmiyorum.


Abdurrahman Bey, Sinop'u kastetmiyorum.
...alırdık biz bunları.
Evet, şimdi, bakın, biz bunları söylüyoruz. "Elbette İstanbul'a yeni bir AKM lazım, AKM'ler lazım. İstanbul'a elbette Atatürk kültür merkezleri 1 tane değil 10 tane yapalım." E, yapın elinizden tutan mı var? "Hayır, biz bu Taksim'e kafayı taktık. Bu Taksim'le hesabımız var." Olabilir de bunu başaramazsınız, bunu yıkamazsınız, bunu yıkamayacaksınız; bu, artık, simgesel bir durum olacak. Türkiye'yi böyle germeye de gerek yok. Tümüne kabul vereceğimiz bir kanunda, bizi, burada, kavga ettiriyorsunuz. Ne gerek var? Ne gerek var buna? Bütün şeffaf bir şekilde Devlet İhale Kanunu'na da, Kamu İhale Kanunu'na da açık olsa, bu AKM'yle meşgul olmasanız, işin gereği ne ise onu yapsanız. Elinizden tutan yok. Paraysa para, bütçeyse bütçe. Yeni AKM'ler yapsanız. "Yok, biz buna kafayı taktık." derseniz, size bunu yaptırmamak için Türkiye'nin bütün dinamikleri ayakta oraya nöbetçi olurlar ve mahcup olursunuz.
Şimdi, bakın, madem bir iş göreceksiniz, bu işi çok abartıyorsunuz bana göre, İstanbul Valiliği 2000 yılında bir rapor yayınladı: İstanbul'un Temel Sorunları. Şimdi Hükûmet sıralarında da bir Sayın Bakan var. Şimdi İstanbul Valiliğinin 2000 raporu burada...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)


ENGİN ALTAY (Devamla) - Ve benim tam bir dakikam var.


BAŞKAN - Sayın Altay, bir dakikalık ek süre veriyorum. Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.


ENGİN ALTAY (Devamla) - İstanbul Valiliği 2000 raporu, yeniden yapılanma ve yerel yönetim, yeni ilçelerin kurulması, göç ve nüfus artışı, eğitim altyapısı, gecekondu-imar sorunları, ulaşım-trafik sorunları, boğazların güvenliği, altyapı yetersizlikleri, su, tarihî-kültürel eserlerin korunması ve deprem. Siz bu ıvır zıvır şeylerle uğraşacağınıza, acaba şu Hükûmet, bu Hükûmet ve bundan önceki Hükûmet, şu sorun başlıklarından hangisinin çözümü için beş yılda 5 santim mesafe katetti? Gelin buradan onu söyleyin. Depremle ilgili ne yaptığınızı gelin buradan söyleyin, biz de sizi alkışlayalım.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Bu kanunda konuşmayacaktım ama bir kere daha konuşacağım. (CHP sıralarından alkışlar)


BAŞKAN - Teşekkür ederim.


NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, sayın konuşmacı, talihsiz bir ifadeyle, milletin rüşvet alarak, yüce Türk milletinin rüşvet alarak oy verdiği gibi bir ithamda bulundu.


ENGİN ALTAY (Sinop) - Evet, bu gerçek.


NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Son derece tehlikeli, son derece yanlış, milletimizi rüşvet almakla itham eden çok talihsiz bir açıklamadır. Milletimizden özür dilemesini istiyorum. (CHP sıralarından "Otur yerine!" sesleri)


ENGİN ALTAY (Sinop) - Ben bunu ispatlarım Sayın Başkanım! Evet, millete rüşvet verildiğini ispatlarım!


NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Milletimizden özür dilemesini istiyorum.


ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan konuşsun, sonra da ben ispatlamak için söz alacağım.


BAŞKAN - Sayın Altay, konuşmanız bitti. Lütfen...