NÜKLEER GÜÇ SANTRALLARININ KURULMASI VE İŞLETİLMESİ İLE ENERJİ SATIŞINA İLİŞKİN KANUN


BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Hükûmet, antidemokratik, gayriçağdaş bir tavır ve tutumla, uluslararası nükleer lobilerin rant tuzağına düşmekte ve çalışmaları kamuoyundan gizli yürüterek çağdaş demokrasilerle örtüşmeyecek bir tutum sergilemektedir.
Sayın milletvekilleri, biz, bu Kanun'u, geçen dönem Parlamentoda da görüşmüş idik. O zaman da bu kürsüden, değişik zamanlarda, bu konudaki görüş ve düşüncelerimizi yüce Meclisimizle paylaştık. Hükûmetimizin, bu konuda, öncelikle, girmek için cebelleştiğimiz Avrupa Biriliğinin ülkelerindeki örneklere bir parça bakması lazım. Mesela, Sayın Başbakanın, bu son günlerde, bu ülkede herkes referanduma ve referandum kültürüne alışacak tavrı, burası için, bu görüştüğümüz Kanun için son derece yerinde bir durumdur. Gelişmiş Batı ülkelerinin birçoğunda, birinci kuşak, ikinci kuşak, üçüncü kuşak nükleer santraller, genellik de referandumlarla, referandumlarda alınan sonuçlarla kapatılmaktadır, kurulacaksa da referanduma başvurulmaktadır. Nitekim, Kuzey Avrupa ülkelerinde, yapılmış nükleer santraller halka sunulmuş ve halkın ret oyu neticesinde işletmeye sokulamamıştır. Ee, bunu yapalım Sayın Bakanım, alıştınız referanduma. Gelin, bu konuyla ilgili... Nerede yapacaksınız? Bir, Sinop'ta Akkuyu vardı gündeminizde, şimdi, anlıyorum ki küçültmüşsünüz ve çoğaltmışsınız.


ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Hayır, yok.


ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye'nin her yerini, herhâlde, Amerika'nın ve Avrupa'nın nükleer çöp deposuna çevireceksiniz yani hiç değilse her yerini çöp deposu yapmayın. İlla yapacaksanız, kendi seçim bölgenizden bu işe başlayın.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Hükûmetin önünüze getirdiği şey, pahalı, riskli, kirli, doğa düşmanı ve dışa bağımlı bir enerji politikasızlığıdır. Böyle bir şey olabilir mi! Arkadaşlarımızın yazdığı karşı oy yazısına bir lütfen, göz atın. Bu vesileyle, yirmi bir yıl önce, 26 Nisan 1986'da, Çernobil Nükleer Reaktöründeki o talihsiz kazanın anında ölenleri, akabinde ölenleri... Aradan yirmi bir yıl geçmesine rağmen, Hacettepe'de, İbni Sina'da, Cerrahpaşa'da kanser tedavisi gören Karadenizli hemşehrilerime acil şifalar diliyorum, ölenlere Tanrı'dan rahmet diliyorum.
Bu, tehlikeli ve riskli bir projedir sayın milletvekilleri. Bakın, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un, 3154 sayılı Kanun'un 1'inci maddesine bir göz atın, beraber atalım: "Bu Kanunun amacı, enerji ve tabii kaynaklarla ilgili hedef ve politikaların -altını çizerek söylüyorum- ülkenin savunması, güvenliği ve refahı, millî ekonominin gelişmesi ve güçlenmesi doğrultusunda tespitine yardımcı olmak..." diye devam ediyor. Bakanlığın kuruluş kanunu, "millî ekonomi" diyor, Bakanlık önümüze tümüyle, tümüyle dışa dayalı, dışa bağımlı bir enerji paketiyle geliyor. Hem de hiç gereği ve yeri yokken. Niye yok? Şimdi -kaç dakika var? Beş buçuk dakika- sayın milletvekilleri, nükleer santrallerin bir maliyeti vardır, tıpkı hidrolik santral gibi, termik santral gibi, rüzgâr santrali gibi. Bir nükleer santralin ekonomik ömrü ile bir hidrolik santralin ekonomik ömrü aynıdır, ama bir nükleer santrale harcayacağınız parayla beş tane HES yaparsınız. Bunu Sayın Bakan da biliyor. Ama, -daha önce de söylemiştim- bu uluslararası nükleer lobilerin, bu faaliyetlerin, bu angajmanın, belki Sayın Bakan şahsen değil, ama bakanlıktaki bazı bürokratların, içinde olduğu muhakkak. Her ay zaten Enerji Bakanlığında, duyuyoruz, bir sürü bürokrat cezaevine girmiş. Yani, korkarım, yıllar sonra sizi de Yüce Divanda görmeyiz. Geçen dönem Sayın Bakan bana demişti ki: "Sen bu kafayla bir daha mebus olup gelemezsin. Üzülme, ben seni danışman alırım." demişti. Ben de demiştim ki: "Ben gelirim, merak etme de, sen Yüce Divana gidersen ben sana hukuki yardım ederim." E, şimdi, ben de geldim, siz de geldiniz. Bu düğümü kesmek lazım. Nasıl keseriz? Bana sorarsanız, Sinop'ta mı yapacaksınız, gidin Sinop halkına sorun. Size iyi de rey verdi Sinop...


ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Ben de ev yapacağım oraya.


SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Yazlık alacağım oradan.


CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Devamla) - Sinop size iyi rey verdi, gidin sorun, bize daha az verdi, size daha fazla verdi, ama bu ayrı bir iş... Bu ayrı bir iş, gidin Sinop'a sorun. Sayın Bakan çıksın, buradan desin ki: "Sayın milletvekilleri, dünyada lisanslı bir nükleer atık deposu vardır ve şuradadır." Diyemez.
Değerli arkadaşlar, bu güzel ülkeyi atalarımız, şehitlerimiz, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, emperyalistlerin nükleer çöplüğü olsun diye bize vermiş değil, bize bırakmış değil. Yani, bu Meclisin bu konuda gerçekten tam bir ulusal duyarlılık içinde olması lazım.
Şimdi, uranyum rezervimiz -arkadaşlar sordu- bendeki bilgiler, 1.000 megavatlık bir santrale otuz yıl yetecek kadar uranyum olduğu şeklindedir. Ee ben, bu bilgileri, Türkiye'nin iyi yetişmiş 35 bin elektrik mühendisinden alıyorum. Ben eğitimciyim. 35 bin tane iyi yetişmiş evladımız bu projeye karşı çıkıyor. Niye çıkıyor? Vatan haini mi bunlar; yoksa, bu elektrik mühendisleri bu elektrik işlerinden anlamıyor mu? Bu millet, 35 bin tane elektrik mühendisi yetiştirmiş ve iyi yetiştirememişiz o zaman. Rektörlerden başlayarak herkesi sorgulayacağız. Bir yerde bir yanlış var.
Nükleer kaza topu topu 3 tane oldu deniyor. Ee bu da bir yanlış bilgi. Sadece Rusya'da 205 kaza raporu var, nükleer kaza raporu var ve Avrupa Birliği yüzünü yenilenebilir enerjiye yöneltmiş. 8 sayfalık bir metin hazırladım, daha 3'üncü sayfasındayım, süre bitiyor.
Enerji üretiminde değerli arkadaşlar, nükleer teknoloji geleceğin değil geçmişin teknolojisidir. Bunu bilin. Ha, biraz sonra değineceğim zaman bulursam, yeni kuşak güvenlikli, yüzde yüz kamu desteği alan bir tablo önümüze gelirse, biz başımızı kuma gömmüş falan değiliz, biz parti olarak nükleer teknolojiye karşı da değiliz, ama, ortadaki durum farklı bir şey. Hepiniz bilgisayar kullanıyorsunuz, kes, kopyala, yapıştır... Yani, şimdi, tam tabirle de söyleyeyim: Şimdi ne var en son? Office, Windows Vista'lar falan çıktı, Sayın Bakan tutmuş Commodore 64 bilgisayarla Türkiye'yi meşgul ediyor. Bu olacak iş değil bu çağda, doğru değil. Yanlış bir iş yapacak bu Meclis bu Kanun'u kabul ederse.
Şimdi, biz, Avrupa'nın, Amerika'nın elinde kalmış üçüncü sınıf bir nükleer teknolojiyi Türkiye'ye sokmayın diyoruz. Bunu söylüyoruz. Sayın Bakan, Türkiye'de hidrolik santrallerimiz, hidroelektrik santrallerimiz şu anda -çıkıp buradan söyler misiniz- yüzde kaç kapasiteyle çalışıyor? şu bilgi doğru mudur? Kurulu gücümüzle 200 milyar kilovat saat elektrik üretme kapasitemiz varken, 160 milyar kilovat saat elektrik ürettiğimiz doğru mudur? Doğruysa, 40 milyar kilovat saat nerededir? Bakanlığınızda beş yıl boyunca üretim aşamasında, iletim aşamasında, dağıtım aşamasındaki kayıp kaçakla ilgili bir paragraflık bir yazınız bir yerde var mıdır? Bunlara bakın, bunları söyleyin.
Kayıp kaçakla hiç meşgul oldunuz mu Sayın Bakan? (AK Parti sıralarından "Haberin yok." sesleri.) Bu kayıp kaçağı önleseniz, dört tane nükleer santral kurmuş kadar ülkeye iş yapmış olacaksınız. Bunlara bakın. Bunu söyleyin.
Değerli arkadaşlar, bir nükleer santralin işletme maliyetiyle bir hidrolik santralin işletme maliyeti arasındaki fark 1/8'dir. Yani, hidrolik santrali 1 liraya işletiyorsanız, nükleer santrali 8 liraya işleteceksiniz.
Şimdi, bizim Türkiye'de 36 bin megavat kurulu gücümüz var, ama, potansiyelimiz 120 bin megavattır. Türkiye'nin elektrik potansiyeli 120 bin megavattır. Bunun içinde nükleer tesis de yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)


BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sözünüzü bitirmeniz için bir dakika veriyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Peki.
Bu bilgiler, Türkiye'nin iyi yetişmiş çocuklarının bilgileridir ve -sürem anlaşıldı bitiyor- şunu söyleyebilirim ki, radyoaktif atık sorunu ortadan kalkmış, güvenirliliği yüksek, ekonomik rekabet gücü yüksek, kamuoyu desteğini arkasına almış yeni nesil santraller devreye girene kadar gelin bu sevdadan vazgeçin.
Şimdi yapacağınız iş, bugün "Ha." dese bu Meclis, yirmi yıl sonra -hadi geri geliyorum- on beş yıl sonra faaliyete geçecektir. On beş yılda ne yapacaksınız? On beş yıl sonra dünya sizin şimdi yapacağınızı tümüyle kullanmıyor olacak. Buna da Yüce Meclisin dikkatini çekiyorum.
9'uncu maddede tekrar söz hakkım var. Orada artık devam ederim. Sayın Başkanın toleransını istismar etmek istemiyorum, ama son söz, gelin bu yanlıştan Meclisimiz olarak hep beraber dönelim, hükûmeti de uyaralım. Bu yanlıştan hükûmeti vazgeçirelim.
Yüce heyetinize saygılar sunuyorum.


BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)